13 can ve be able: yetenek
136 can ve able: biçimler
A Burada can, be + able sıfatı ile bağlantılı olarak ele alınır. Bu kalıp, can'in eksik bölümlerini tamamlar, şimdi ve gelecekte de can'e bir seçenek oluşturur. Dolayısıyla elimizde şu biçimler bulunmaktadır: Mastar: to be able Geçmiş zaman ortacı: been able
Olumlu Olumsuz Soru
Gelecek will/shall will/shall not shall/will I be able?
be able be able will he be able? vb.
Şimdi can ya da cannot ya da can I? ya da
am able am not able am I able? vb.
Geçmiş could ya da could not ya da could I? ya da
was able was not able was I able?
Bir tek gelecek zaman biçimi vardır, çünkü can, izin ifadesi dışında gelecek için kullanılmaz. Ancak şartta iki biçim vardır: could ve would be able.
Öteki bütün fiil yapıları, sıradan fiillerin kurallarına uygun biçimde be able ile oluşturulur:
Şimdi öncesi (present perfect): have been able
Geçmiş öncesi (past perfect): had been able
Olumsuz soru: could you not/couldn't you? Were you not/weren't you able?
will you not/won't you be able? vb.
can/ be/ will/ shall not ve have normal yollarla kaynaştırılabilir:
I wasn't able, he won't be able, I've been able.
can'i yalın mastar izler.
be able'ı tam mastar izler.
137 can/ am able, could/was able
A can ve be able
1 shall/ will be able, tek gelecek zaman biçimidir:
Our baby will be able to walk in a few weeks. : Bebeğimiz, birkaç hafta içinde yürüyebilecek.
2 Şimdiki zaman için can de, am able de kullanılabilir. Can, daha yaygın olan biçimdir:
Can you/Are you able to type? : Daktilo kullanabilir misin?
I can't pay you today. Can you wait tül tomorrow?i Bugün sana ödeme yapamam. Yarına kadar bekleyebilir misin?
Could you wait? : Bekleyebilir misin? (Rica; B2'ye bakınız.)
Can ve able'ın çevirisi, ingilizce ile Türkçe arasında bir ayrımı ortaya çıkarmaktadır: Türkçede yeteneği hem geniş zaman hem de şimdiki zamanda ifade edebiliyoruz. İngilizcede yalnız geniş zaman ifadesi vardır; şimdiki zamanı da bu ifade eder. Dolayısıyla ingilizcede 'yazabilirim'den ayrı olarak 'yazabiliyorum' demek olanağı yoktur.
Can ve able'ın çevirilerinde biz yalnız geniş zaman karşılığını vermekteyiz. Bunun yanında şimdiki zaman çevirisinin bulunduğunu da unutmayınız.
Can you type? : Daktilo kullanabilir misin/kullanabiliyor musun?
Is he able to swim? : Yüzebilir mi/yüzebiliyor mu? Aynı durum, geçmiş zaman ile geçmişte süreklilik yapılarında da vardır:
Could he find his way in the dark before he became blind? : Kör olmadan önce karanlıkta yolunu bulabilir miydi/bulabiliyor muydu?
Ancak şimdiki ya da geçmiş zamanda tek bir olaydan söz ediliyorsa, Türkçede de '-yor' kullanma olanağı kalmaz; ingilizce ile Türkçe aynı olur:
Can you lift thls deak on your own? : Tek başına şu sırayı kaldırabilir misin?
Were you able to lift the desk on your own? : O sırayı tek başına kaldırabildin mi?
3 Ancak şimdi öncesi (present perfect) için be able biçimini kullanmalıyız:
Since his accident he hasn't been able to leave the house. : Geçirdiği kazadan bu yana evden çıkmıyor.
B could
1 could, koşul kavramı bulunduğu zaman şimdiki zaman anlamında kullanılabilir:
Could you run the business by yourself? (if this was necessary): işi tek başına yürütebilir misin? (bu gerekli olsa)
Could he get anotherjob? (if he left this one): Bir başka iş bulabilir mi? (bu işten ayrılsa)
I could get you a copy. (if you want one): Sana bir kopya(sını) bulabilirim. (Eğer istiyorsan)
İlk iki örnekte could'un yerine would be able konabilir.
2 could you?, bir ricayı sunmanın iyi bir yoludur. would you?'ya karşı bir seçenek oluşturur ve ondan daha naziktir:
Could you show me the way/lend me £5/ wait half an hour? : Bana yolu gösterebilir/5 sterlin ödünç verebilir/beş dakika bekleyebilir miydiniz? Could you please send me an application from? : Bana bir başvuru formu gönderebilir miydiniz?
couldn't you? da yararlıdır.
HOUSEHOLDER: Could you come and mend a leak in a pipe?
PLUMBER: Would sometime next month süit you?
HOUSEHOLDER: Couldn't you come a little earlier?:
EVSAHiBi: Gelip borudaki bir deliği onarabilir miydiniz?
MUSLUKÇU: Gelecek ay bir gün sizce uygun mu?
EVSAHlBl: Biraz daha önce gelemez miydiniz?
C could ve was able'ın geçmişteki yeteneği göstermesi
1 Yalnızca yeteneği belirtmek için her ikisi de kullanılabilir:
When I was young I could/ was able to climb any tree in the forest.: Gençken ormandaki her tür ağaca tırmanabilirdim/ tırmanabiliyordum.
2 Yetenek + belirli bir eylem için was able kullanınız:
Although the pilot was badly hurt he was able to explain what had happened. (He could and did explain.): Pilot ciddi biçimde yaralı olduğu halde olup bitenleri anlatabilirdi. (Anlatacak durumdaydı ve anlattı.)
The boat capsized quite near the bank so the children were able to swim to safety. (They could and did swim.) : Kayık kıyıya oldukça yakın bir yerde alabora oldu, dolayısıyla çocuklar yüzüp kurtulabildiler. (Yüzebiliyorlardı ve yüzdüler.)
Ancak bu kural, eylemin gerçekleşmediği olumsuzda ve duyu fiillerinde gevşer:
He read the message but he couldn't/ wasn't able to understand it. : Mesajı okudu ama anlayamadı.
I couldn't/wasn't able to see him through the window. : Onu pencereden göremedim.
D Geçmiş öncesi (past perfect) biçimi had been able'dır:
He said he had lost his passport and hadn't been able to leave the country. : (Pasaportunu yitirmiş olduğunu ve yurtdışına çıkamamış olduğunu söyledi.) Pasaportunu yitirdiği ve yurtdışına çıkamadığını söyledi. (Dolaylı aktarımda could'un kullanımı için bak: 312.)
138 could + -miş'li mastar
A Bu biçim, eylemin gerçekleşmediği geçmiş zamandaki yetenek için:
I could have lent you the money. Why didn't you ask me? : Ben sana o parayı ödünç verebilirdim. Neden bana sormadın? (Ayrıca bak: 154.)
ya da eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmediğimiz zaman kullanılır:
The money has disappeared! Who could have taken it? : Para yok oldu! Kim almış olabilir ki?
Tom could have (taken it); he was here alone yesterday. : Tom (almış olabilir); dün burada yalnız başınaydı.
Şu cümleleri karşılaştırınız:
He was able to send a message. : Bir mesaj gönderebildi. (Gönderdi.)
He could have sent a message. : Bir mesaj gönderebilirdi/göndermiş olabilir. (Ya göndermedi ya da gönderip göndermediğini bilmiyoruz. Ayrıca bak: 135.)
B could + -miş'li mastar ayrıca bir eylemin gerçekleşmemiş olmasından doğan rahatsızlık ya da öfkeyi de ifade eder:
You could have told me =
I am annoyed/ disappointed (hat you didn't tell me. You should have told me. : Bana söyleyebilirdin = Bana söylemediğin için sinirlendim/düş kırıklığına uğradım. Bana söylemeliydin.
Konuşanın vurgulamak istediği sözcük üzerinde güçlü bir vurgu bulunur. (Aynı biçimde kullanılan might için bak: 285.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder