26 Eylül 2007 Çarşamba

all, each, every, both, neither, either, some, any, no, none

5 all, each, every, both, neither, either, some, any, no, none
46 all, each, every, everyone, everybody, everything (all ve each için 48'e de bakınız)
A all ile every'nin karşılaştırması

Teknik açıdan all, bir topluluk olarak kabul edilen birkaç kişi ya da nesne demektir; every ise bireysel olarak düşünülen birkaç kişi ya da nesne demektir. Fakat uygulamada every ve bileşikleri genellikle bir topluluğu düşünürken kullanırız.
B each (sıfat ve zamir) ve every (sıfat)

each, bireysel olarak düşünülen birkaç kişi ya da nesne demektir.
every de bu anlamdadır, ancak every'de birey üzerinde daha az vurgu vardır. every man had a weapon (Her adamın bir silahı vardı), All the men had weapons (Bütün adamların silahlan vardı) demektir; bunda, konuşmacının adam­ları ve silahları sayıp her biri için eşit bir sayı çıkardığı anlamı gizlidir. Each man had a weapon (Her bir adamın bir silahı vardı)'de ise konuşmacının sı­rayla her adamı dolaşıp silah olduğunu anladığı anlamı gizlidir.
each bir zamir ve sıfattır: Each (man) knows what to do (Her biri/Her bir adam ne yapacağını biliyor.)
every yalnız sıfattır: Every man knows . . . (Her adam . . . bilir)
each, iki ya da daha çok kişi ya da nesne için kullanılır ve normal olarak kü­çük sayılarla kullanılır, every normal olarak çok küçük sayılar için kullanıl­maz.
Her ikisi de tekil fiil alır. İyelik sıfatı his/her/its'dir.
(Dönüşümlü zamir olan each other için 53 C, 70 B'ye bakınız.)
C everyone/everybody ve everything (zamirler)
everyone/everybody + teklif fiil normal olarak all (the) people + çoğul fiil'e yeğ tutulur; yani All (the) people are ready (Bütün insanlar hazır) yerine Everyone is ready (Herkes hazır) deriz, everyone ile everybody arasından bir ayrım yoktur.
everything de aynı biçimde all (the) things'e yeğ tutulur; yani All the things have been wasted (Bütün şeyler ziyan oldu.) yerine Everything has been wasted deriz.
all (the) people ve all (the) things ifadeleri, arkalarından bir sözcük takımı ya da cümlecik gelirse kullanılabilir:
All the people in the room clapped. : Odadaki herkes alkışlandı.
I got all the things you asked for. : İstediğin herşeyi aldım.
Bunun dışında pek kullanılmazlar.
(everyone/everybody ile yapılan zamir ve iyelik sıfatları için 51 C, 69'a bakınız.)
47 both
A both, 'one and the other' (her ikisi de) demektir. Çoğul bir fiil alır.
both, yalnız başına da kullanılabilir, arkasından bir isim:
Both (doors) were open. : Her ikisi de/Her iki kapı da açıktı.

(of) + the/these/those ya da iyelik zamirleri :

both (of) the wheels : her iki tekerlek de / tekerleklerden ikisi de (İkinci ceviri, of varken )
both (of) your wheels : her iki tekerleğin de / tekerleklerinden ikisi de (İkinci çeviri, of varken.)
veya (of) + us/you/them de gelebilir:
Both of us knew him. : İkimiz de onu tanıyorduk.
Bir şahıs zamiri + both da kullanılabilir:
We both knew him. : İkimiz de onu tanıyorduk.
both . . . and . . ., iki sıfat, isim, fiil, vb'nin bileşimini vurgular.
It was both cold and wet. : Hava hem soğuk, hem yağışlıydı.
He is both an actor and a director. : O hem bir aktör, hem de bir yönetmen.
He both acts and directs. : Hem rol yapar, hem de yönetir.
48 all/both/each + of ve başka yapı seçenekleri
A all'u (zamir) 'of + the/this/these/that/those/iyelik biçimleri/özel isimler izleyebilir.
both + of da aynı biçimde, fakat yalnız çoğul biçimleriyle kullanılabilir. Buradaki of, çoğu kez, özellikle de all + tekil bir isim/zamir'de atılır:
all the town ali (of) Tom's boys
(bütün kasaba) (Tom'un bütün oğulları/Tom'un
oğullarının hepsiall his life both (of) the towns
(bütün yaşamı boyunca) (iki kasabada/kasabalardan
ikisi de)all (of) these both (of) his parents
(bunların tümü) ([anne babasının ikisi de]/hem annesi, hem babası)
B all/both + of + şahıs zamiri'nde of atılamaz:
all of it both of them
([onun] hepsi) ([onların] ikisi de)
Fakat başka bir yapı seçeneği daha bulunmaktadır: şahıs zamiri + all/both :

all of it'in yerine it all ([onun] thümü/nü);
all of us'ın yerine we all (öz.), us all (tüm.) (tümümüz/ü);
alt of you'in yerine you all (tümünüz/ü);
all of them'in yerine they all (öz.), them all (tüm.) (onların tümü/nü)
kullanılabilir.
Aynı biçimde:
both of us - we both ya da us both (ikimiz/i de)
both of you = you both (ikiniz/i de)
both of them = they both ya da them both (onların ikisi/ni de)
All of them were broken = They were all broken. : Tümü kırılmıştı.
All/ Both of us went = We all/both went. : İkimiz de gittik.
We ate all/both the cakes. : Tüm pastaları/Her iki pastayı da yedik.
We ate all/both of them; We ate them all/both. : Onları tümünü/ her ikisini de yedik.
C Bu şahıs zamiri + all/both bileşimlerinden biri bir bileşik fiil yapısının öznesiyse yardımcı fiil genellikle all/both'tan önce gelir:
We are all waiting. : Hepimiz bekliyoruz.
You must both help me. : İkiniz de bana yardım etmelisiniz.
Kısa yanıtlarda, vb. kullanılması dışında be de all/ both'dan önce kullanılır:
We are all/both ready. : Hepimiz/İkimiz de hazırız. Fakat
Who is ready? ~ We all are/We both are. : Kim hazır? ~ Hepimiz /İkimiz de.
Yalnız başına kullanılan öteki yardımcılar ile sıradan fiillerin basit yapıları all/ both'tan sonra gelirler:
You all have maps. : Hepimizin haritası var.
They both knew where to go. : İkisi de nereye gideceklerini biliyor.
D each de both gibi arkasından 'of + these/those, vb.' alabilir. Buradaki of atılamaz:
each of the boys : çocuklardan her biri
each of these : bunlardan her biri
Ancak each of us/you/them'in yerine zamir + each kullanılabilir:
each of you = you each : her biriniz/birinizi/birinize
each of us = we each (öz.), us each (tüm): her birimiz (öz.), birimizi/bi­rimize (tüm.)
each of them = they each (öz.), them each (tüm.): onların her biri (öz.), birini/birine (tüm.)
We each sent in a report. : Her birimiz bir rapor gönderdik.
They gave us each a form to fiil in. : Her birimize, doldurulacak bir form gönderdiler.
each of us/you/them'in tekil olmasına karşılık:
Each of us has a map. : Her birimizin bir haritası var.
we/you/they all'un çoğul olduğuna dikkat ediniz:
We each have a map. : (Çeviri aynı)
we/you/they each ile birlikte kullanılan fiiller, yukarıda, C'de, all ve both için verilen kalıplara uyarlar:
They have each been questioned. : Onlardan herbiri sorgulandı.
49 neither/either
A 1 neither, 'not one and not the other' (ne biri, ne de ötekisi; ikisi de değil, ne) anlamındadır. Olumlu bir tekil fiil alır. Yalnız başına kullanılabildiği gibi arkasından bir isim ya da of + the/these/those/iyelik biçimleri ya da zamir alabilir:
(a) I tried both keys but neither (of them) worked. : İki anahtarı da denedim ama (onların) ikisi de bir işe yaramadı.
(b) Neither of them knew the way/Neither boy knew . . . : Onların/ Çocukların ikisi de yolu bilmiyordu . . .
(c) I’ve read neither of these (books). : Bunlardan (Bu kitapların) ikisini de
okumadım.

2 either, 'any one of the tvvo' (ikisinden her hangi biri) demektir. Tekil fiil alır. neither gibi yalnız başına kullanılabilmesi yanında arkasından bir isim/zamir ya da of + the/these/those, vb. alabilirler:

3 neither'ın bir fiilin olması durumu dışında 'either + olumsuz', 'neither + olumlu'nun yerini alabilir. Dolayısıyla either, yukarıdaki (a) ve (b)'de kullanılamaz, fakat (c)'de kullanılabilir:
I haven't read either of these (boks). : Bunların/Bu kitapların ikisini de okumadım.
either'ın olumsuz bir fiilin öznesi olamamasına karşın olumlu ya da sorudaki bir fiilin özne ya da tümleci olabilir:
Either (of these) would do. : (Bunların) ikisi de işe yarar.
Would you like either of these? : Bunlardan birini ister miydin?

4 İnsanlar için kullanılan neither/either'la birlikte bulunan zamir ve iyelik sıfatlarının teknik olarak he/him, she/her ve his/her olması gerekir, fakat halk İngilizcesinde genellikle çoğul biçimleri kullanılır:
Neither of them knows the way, do they? : ikisi de yolu bilmiyor, değil mi?
Neither of them had brought their passports. : İkisi de raporunu getir­memişti.
B neither . . . nor, either . . . or
neither . . . nor + olumlu fiil , iki olumsuzu birleştirmenin vurgulamalı bir yoludur:
(a) Neither threats nor arguments had any effect on him. : Ne tehditlerin ne de tartışmaların onun üzerinde etkisi oldu.
(b) They said the room was large and bright but it was neither large nor bright. : Odanın büyük ve aydınlık olduğunu söylediler ama oda ne büyüktü ne de parlak.
(c) He neither wrote nor phoned. : Ne mektup yazdı, ne de telefon etti.
neither . . . nor'un, yukarıda, (a)'da olduğu gibi bir fiilin öznesi olması durumu dışında 'neither . . . nor + olumlu fiil'in yerini either . . . or + olumsuz fiil alabilir. Dolayısıyla:

(b) . . . but it wasn't either large or bright ve
(c) He didn't either write or phone. (Çeviriler aynı)

either . . . or'un olumsuz bir fiilin öznesi olmamasına karşın olumlu ya da sorudaki fiillerin özne ya da tümleci olabilir ve böylece seçenekleri vurgulu bir biçimde ifade edebilir :
You can have either soup or fruit juice. : Ya çorba ya da meyve suyu alabilirsin (ikisi birden olmaz).
You must either go at once or wait till tomorrow. : Ya hemen gitmelisin ya da yarına kadar beklemelisin.
it's urgent, so could you either phone or telex? : Acil. Onun için ya tele­fon ya da teleksle bildirir misiniz?
(either'ın söylenenlere eklemede yapmakta kullanılışı için 112'ye, neither/ either'dan sonra devrik fiil yapısının kullanılışı için de 45, 112'ye bakınız.)
50 some, any, no ve none (sıfat ve zamirler)
A 1 some ve any, 'a certain number or amount' (belli bir sayı/miktarda, biraz, bir parça, birkaç) anlamındadır. Çoğul ya da sayılamayan isimlerle birlikte veya onların yerine kullanılır, (some ve any'nin tekil isimlerle kullanılışı için aşağı­da, C'ye bakınız.)
some, a/an ve one'ın olası bir çoğul biçimidir:
Have a biscuit/some biscuits. : Bir/Birkaç bisküvi al.
I ate a date/some dates. : Bir/Birkaç hurma yedim.
some, any, none, of + the/this/these/those/iyelik biçimleri/şahıs zamirleri ile kullanılabilir:
Some of the staff can speak Japanese. : Üyelerden bir bölümü Japonca konuşabiliyor.
Did any of your photos come out well? : Fotoğraflarından hiç biri iyi çıktı mı?
2 some, şu durumlarda kullanılır:
Olumlu fiillerle:
They bought some honey. : Biraz/Bir miktar bal aldılar.
'Evet' yanıtının beklendiği sorularda:
Did some of you sleep on thefloor? : Bazılarınız yerde mi yattı? (Galiba öyle oldu.)
Öneri ve ricalarda:
Would you like some wine? : Biraz şarap ister miydiniz?
Could you do some typingfor me? : Bana birkaç şey daktilo eder misin? (Ayrıca C'ye bakınız.)
3 any, şu durumlarda kullanılır:
Olumsuz fiillerle:
I haven't any matches. : (Hiç) kibritim yok.
(any (hiç) sözcüğünün Türkçede her zaman gerekli olmadığına dikkat ediniz.)

Hemen hemen olumsuz olan hardly, barely, scarcely ile:
I have hardly any spare time. : Zamanım yok denecek kadar az.
without any . . . = with no . . . olduğu zaman without ile:
He crossed the frontier without any difficulty/with no difficulty. : Sınırı, bir güçlükle karşılaşmadan geçti.
Yukarıda belirtilenler dışındaki sorularda:
Have you got any money? : Paran var mı? Did he catch any fish? : Hiç balık tuttu mu?
if/whether ve kuşku belirten ifadelerden sonra:
If you need any more money, please let me knovv. : Daha fazla paraya gereksinimin olursa lütfen bana haber ver.
I don't think there is any petrol in the tank. : Tankta petrol olduğunu sanmıyorum.
(Ayrıca C'ye bakınız.)
B no (sıfat) ve none (zamir)
no ve none, olumsuzluk belirtmek için olumlu fiillerle birlikte kullanılır:
I have no apples. I had some last year but I have none this year. : (Hiç) elmam yok. Geçen yıl biraz vardı ama bu yıl hiç yok.
no + isim, bir cümlenin öznesi olabilir:
No work was done. : Hiçbir iş yapılmadı.
No letter(s) arrived. : Hiç mektup gelmedi.
none cümlenin öznesi olabilir fakat bu pek yaygın değildir:
We expected letters, but none came. : Mektup bekliyorduk ama hiç gel­medi.
Ancak none + of özne olarak bir hayli yaygındır:
None of the tourists wanted to climb the mountain. : Turistlerden hiçbiri dağa tırmanmak istemedi.
C some ya da any, tekil, sayılabilir isimlerle birlikte kullanılabilirler. Burada some genellikle an unspecified or unknown (belirsiz ve bilinmeyen, [ . . . diye] bir ... ) anlamındadır:
Some idiot parked his car outside my garage. : Geri zekalının teki araba­sını benim garajın dışarısına park etmiş.
Konuşmacının pek ilgilenmediğini vurgulamak için or other eklenebilir:
He doesn't believe in conventional medicine; he has some remedy or other of his own. : Klasik tıbba inanmaz; kendine göre bir devası var.
any; 'practically every', 'no particular(one)' (Hemen her, belirli bir . . . değil, her hangi bir, her) anlamına gelebilir:
Any book about riding will tell you how to saddle a horse. : Binicilik hakkındaki her (hangi bir) kitap, ata nasıl eğer vurulacağını sana anlatır.
Any dictionary will give you the meaning of these words. : Her (hangi bir) sözlük, bu sözcüklerin anlamını sana verir.
51 someone, somebody, something, anyone, anybody, anything, no one, nobody, nothing
A some, any ve no, yukarıdaki kurallara uyarlar:
Someone wants to speak to you on the phone. : Birisi seninle telefonda konuşmak istiyor.
Someone/Somebody gave me a ticket for the pop concert. : Birisi bana pop konseri için bir bilet verdi.
No one/Nobody has ever given me a free ticket for anything. : Kimse bana herhangi bir şey için bedava bir bilet vermedi.
Do you want anything from the chemist? : Eczaneden bir şey istiyor musun?
Would anyone/anybody like a drink? : (Kimse bir içki ister mi?) İçki iste­yen var mı?
Ayrıca şu cümlelere dikkat ediniz:
I drink anything = I don 't mind want I drink. : Her şey içerim = Ne
içtiğim önemli değil.
(Ayrıca 50 C'ye bakınız.)
B someone, somebody, anyone, anybody, no one, nobody, iyelik biçiminde bu­lunabilir:
Someone's passport has been stolen. : Birinin pasaportu çalınmış.
Is this somebody's/anybody's seat? : Bu birinin yeri mi?
Yukarıdaki cümlede Is this somebody's seat? ile Is this anybody's seat? arasında anlam ayrımı bulunduğuna dikkat ediniz. Somebody, olumlu bir yanıt beklediği için, 'Bu birinin yeri mi?' derken 'Herhalde öyle' anlamı verilmekte­dir. Oysa anybody, yansız bir sorudur. Bu sözcükle sorulan soruda 'Bu birinin yeri olabilir de, olmayabilir de' anlamı vardır.
I don't want to waste anyone's time. : Kimsenin zamanını boşa geçirt­mek istemem.
C someone, somebody, anyone, anybody, no one, nobody, everyone, everybody ile kullanılan zamir ve iyelik sıfatları.
Bu ifadelerin anlamı tekil olup tekil bir fiil alırlar. Dolayısıyla şahıs zamirleri ve iyelik sıfatlarının mantıksal olarak he/she, him/her, his/her olması gere­kir. Ancak halk İngilizcesinde çoğul biçimleri daha yaygındır:
Has anyone left their luggage on the train? : Kimse çantasını trende unuttu mu?
No one saw Tom go out, did they? : Kimse Tom'un dışarı çıktığını gör­medi, değil mi?
Fakat something, anything. nothing ile birlikte gene it kullanırız:
Something went wrong, didn'r it? : Birşey ters aitti, değil mi?
52 someone/anybody/nothing'den sonra gelen else
A someone/somebody/something, anyone/ anybody/ anything, no one/ nobody/ nothing, everyone/everybody everything ile somewhere, anywhere, nowhere, everywhere zarflarını else izleyebilir:

someone elsee/ somebody else = some other person : Başka biri
anyone else/ anybody else = any other person : Başka biri . . . ?
no one else/ nobody else = no other person : Hiç kimse
everyone else/ everybody else = every other person : başka herkes something else = some other thing : başka bir şey
I'm afraid I can’t help yon. You’ll have to ask someone else. - There isn’t anyone else/ There's no one else to ask. : Korkarım size yardımcı olamam. Bir başkasına sormanız gerekecek. - Soracak başka kimse yok.
else'in zarflarla kullanılması:
somewhere else = in/at/to some other place. : bir başka yerde/bir başka yere
anywhere else = in/at/to any other place. : bir başka yerde/bir başka ye­re .. . mi?
nowhere else = in/at/to no other place. : başka hiçbir yerde/başka hiçbir yere Are you going anywhere else? : Başka bir yere gidiyor musun
B someone/somebody, anyone/anybody, no one/nobody + else, iyelik biçimin­de bulunabilir:
I took someone else's coat. : Bir başkasının ceketini almışım.
Was anyone else's luggage opened? : Başka kimsenin bagajı açıldı mı?
No one else's luggage was opened. : Başka kimsenin bagajı açılmadı.
53 another, other, others'ın one some ile kullanılması
A another, other, others

Sıfat Zamir
Tekil another another
(bir başka) (başkası)
Çoğul other others
(başka [… ler] (başkaları)


Have you met Bill's sisters? ~ I've met one. I didn't know he had another (sister). ~ Oh, he has two others/two other sisters. : Bill'in kızkardeşiyle tanıştın mı? ~ Bir tanesiyle karşılaştım. Başkasının (başka kardeşlerinin) olduğunu bilmiyordum. ~ Aa, onun iki tane daha / onun iki kızkardeşi daha var.






B one . . . another/other(s), some … other(s): Biri ... bir başkası/öteki(ler), birkaçı . . . öteki(ler)

One student suggested a play, another (student)/others wanted a concert.: Bir öğrenci oyun önerdi, bir başkası (bir başka öğrenci)/öteki öğrenciler/ötekiler bir konser istedi.
Some tourists/ Some of the tourists went on the beach; others explored the town. : Bazı turistler/turistlerden bir kısmı plaja gitti, ötekiler kenti araştırdı.
C one another ve each other: Birbirlerini / Birbirlerine
Tom and Ann looked at each other = Tom looked at Ann and Ann looked at Tom. : Tom ve Ann birbirlerine baktı = Tom Ann'a baktı, Ann de Tom'a baktı.
one another de each other da iki ya da daha fazla kişi/nesne için kullanılabi­lir, fakat ikiden fazlası varsa each other yeğ tutulur.

Hiç yorum yok: