10 Fiillere giriş (Introduction to verbs)
100 Fillerin Sınıflandırılması
A İngilizcede iki grup fiil vardır:
1 Yardımcı fiiller (auxiliaries): to be, to have, to do, can, could, may, might, ought, shall, should, will, would; to need, to dare, to be able (can), may, must, mil, shall, ought ve used. (Yardımcıların işlevi için 102 - 108'e bakınız.)
2 Tüm öteki fiiller: to work (çalışmak), to sing (şarkı söylemek), to pray (dua j etmek)
B be, have do, need ve dare' in sıradan fiillere benzeyen mastar ve ortaç biçimleri vardır, fakat, can, could, may, might, must ought, shall, should, will ve would' un ne mastar ne de ortaçları vardır; dolayısıyla birkaç biçimle sınırlıdır.
(used için bak: 162 A.)
Yardımcıları incelemeden önce sıradan fiillere bakmak yararlı olacaktır. Sıradan fiillerin çoğunun çekimleri yardımcı fiillerle yapılır.
Sıradan Fiiller
101 Etken (active) fiilin ana yapıları
Olumlu Olumsuz
Şimdiki zaman mastar to work not to work
Şimdiki zaman to be working not to be working
süreklilik mastarı
-miş'li mastar to have worked not to have worked
-miş'li sürekli mastar to have been working not have been working
şimdiki zaman ortacı working not working
ve isimfiil
-misli mastar ve having worked not having worked
isimfiil
geçmiş zaman ortacı worked —
Kurallı fiillerde hem geçmiş, hem de geçmiş zaman ortacı mastarda d ya da ed ekleyerek oluşturulur. Bazen sondaki sessizi çift yazmak gerekebilir. Örneğin, slip/ slipped. (Yazım kuralları için 355'e bakınız.) Kuralsız fiiller için 364'e bakınız.)
Şimdiki zaman ortacı ve isimfiil her zaman kurallı olup mastara ing ekleyerek oluşturulur, ed eklemeden önce mastarın sonundaki sessizi iki kez yazmakla ilgili kural burada da geçerlidir. (Yazım kurallarına bakınız: 355)
102 Etken fiil yapıları tablosu (ve ilk akla gelen Türkçe karşılıkları)
A Biçim
Geniş zaman
(Present simple) he works (çalışır) (172)
Şimdiki zamanda süreklilik
(Present continuous) he is working (çalışıyor) (164)
Şimdi öncesi
(Present perfect) he has worked (çalışmış
bulunuyor) (182)
Şimdi öncesinden süreklilik
(Present perfect continius) he has been working
(çalışmakta) (190)
Basit geçmiş
(Past simple) he worked (Çalıştı) (175)
Geçmişte süreklilik
(Past continuous) he has working (çalışıyordu)
(178)
Geçmiş öncesi
(Past perfect) he had worked (çalışmıştı) (194)
Geçmiş öncesinden süreklilik he had been working
(Past perfect continuous) (çalışıyordu) (197)
Basit gelecek
(Future simple) he will work (çalışacak) (207)
Gelecekte süreklilik he will be working (çalışıyor
(Future continuous) olacak) (211)
Gelecek öncesi he will have worked (çalışmış
(Future perfect) olacak) (216)
Gelecek öncesinden süreklilik he will have been working Future perfect continuous) (çalışıyor olacak) (216)
Şimdiki zaman şart he would work ( çalışır[dı] 219
(Present conditional) [herhalde])
Şimdiki zamanda sürekli şart he would be working (çalışıyor
(Present continuous conditional) olur[du] (219) [herhalde])
-miş’li şart
(Perfeet conditional) he would have worked (çalışırdı)
(220)
-miş'li/sürekli şart he would have been working
(Perfeet continuous conditional) (çalışıyor olurdu)
B Olumludaki kaynaşmalar
be, have, will, would yardımcı fiilleri şöyle kaynaştırılırlar:
am 'm have 've
will 'll is 's
has 's would 'd
are 're had 'd
's'in is ya da has, 'd'in de had ya da would olabileceğine dikkat ediniz:
He's going = He is going.
He's gone = He has gone.
He'd paid = He had paid.
He'd like a drink = He would like a drink.
Bu kaynaşmalar zamirlerden, here, there'den, bazı soru sözcüklerinden (bak: 104) ve kısa isimlerden sonra kullanılırlar:
Here's your pen. : İşte kalemin.
The twins've arrived. : İkizler geldi.
The car'd broken down. : Araba bozulmuştu.
Olumludaki kaynaşmalar cümlelerin sonunda kullanılmazlar:
You aren't in a hurry but I am. : Senin acelen yok ama benim var. (Burada I'm kullanılamaz.)
shall/should, was ve were kaynaşmış biçimleriyle yazılmazlar fakat konuşmada /òl, òəd, waz/ ve (wə(r)/ olarak kaynaşırlar.
C Vurgu
Fiil yapılarını kuran yardımcılar genellikle vurgusuzdurlar. Vurgu, ana fiile gelir.
103 Fiil yapılarının olumsuzları
A Geniş zaman: üçüncü tekil şahıs does not/ doesn't + mastar; öteki şahıslar do not/ don't + mastar.
Basit geçmiş zaman olumsuz, bütün şahıslar için didnot/ didn't + mastar'dır. Konuşmada genellikle kaynaştırma görülür:
He does not/ doesn't answer letters. : Mektup yanıtlamaz.
They do not/ don't live here. : Burada oturmuyorlar.
I did not/ didn't phone her. : Ona telefon etmedim.
She did not/ didn't wait for me. : Beni beklemedi.
Öteki tüm fiil yapıları yardımcıdan sonra not konarak oluşturulur.
Konuşmada genellikle kaynaştırma görülür:
He has not/ hasn't finished. : İşini bitirmedi.
He would not/ wouldn't come. : Bir türlü gelmedi.
B Olumsuzda kaynaşmalar
be, have, will, would, shall, should, do, şöyle kaynaşır:
am not 'm not
is not isn't ya da 's not
are not aren't ya da 're not
l'm not going and Tom isn't going?/ Tom's not going. : Ben gitmiyorum, Tom da gitmiyor.
We aren't going/'We're not going. : Gitmiyoruz.
have not ve has not, haven't ve hasn't olarak kaynaştırılır fakat -miş'li (perfect) fiil yapılarında 've not ve 's not da kullanılabilir:
We haven't seen him/We've not seen him. : Onu görmedik.
He hasn't/ He's not come yet. : Henüz gelmedi.
will not, won't olarak kaynaşır. Ancak 'll not da kullanılabilir. Shall not, shan't olarak kaynaşır:
I won't go/ l'll not go till I hear and I shan't hear till tomorrow. : Haber almadan gitmeyeceğim ve yarından önce haber almayacağım.
Öteki fiil yapıları normal olarak n't ekleyerek kaynaşır.
Olumsuz kaynaşmalar cümlenin sonuna gelebilir:
I saw it but he didn't. : Onu ben gördüm ama o görmedi.
C İngilizce olumsuz cümlede yalnızca bir tane olumsuz ifadesi bulunabilir. İki olumsuz ifade cümleye olumlu anlam verir:
Nobody did nothing (Kimse bir şey yapmadı değil), 'Everybody did something' (herkes bir şeyler yaptı) anlamındadır.
Dolayısıyla never, no (sıfat), none, nobody, no one, nothing, hardly, hardly ever, vb. olumlu bir fiille kullanılırlar. Şöyle diyebiliriz.
He didn't eat anything ya da He ate nothing. : Bir şey yemedi. He doesn't ever complain ya da He never complains. : Hiç yakınmaz. We haven't seen anyone ya da We have seen no one. : Kimseyi görmedik. They didn't speak much ya da They hardly spoke at all/ They hardly ever spoke. : Hemen hemen hiç konuşmadılar.
104 Soru ve ricalarda soru yapısı
A Geniş zamanda soru, does he/she/it + mastar; do I/you/we/they + mastar ile oluşturulur. Basit geçmiş soru yapısı; did + özne + mastar'dır.
Does Peter enjoy parties? : Peter partileri sever mi?
Did he enjoy Ann's party? : Ann'in partisi hoşuna gitti mi?
Öteki tüm fiil yapılarında soru, özneyi yardımcının arkasına koyarak oluşturulur:
Have you finished? : İşin bitti mi?
Are you coming? : Geliyor musun?
B Soruda kullanılan yardımcı fiil kaynaşmaları
1 am, is, are, have, had, will ve would
how, what, who, where, why'dan sonra bunlar, 102 B'de gösterildiği gibi kaynaşırlar:
How will/How'll he get t here? : Oraya nasıl varacak?
What has/What's happened? : Ne oldu?
is ve will de when'den sonra kaynaşabilir:
When ise/When's he coming? : Ne zaman geliyor?
will de which'dcn sonra kaynaşabilir:
Which will/ Which'll you have? : Hangisini alırsın?
Yukarıda, A'da olduğu gibi fiil önce geliyorsa, olumsuz soru biçimleri yazıda kaynaşmaz.
shall, should, do ve did, kaynaşmış biçimleriyle yazılmazlar. Ancak do you, bazen d'you olarak yazılır. Konuşmada shall, should ve do you, genellikle /òl, /òəd, dju:/ olarak kaynaşır.
B during ve for
C Soru biçimi sorular için kullanılır, fakat şu durumlarda kullanılmaz:
1 Soru, öznenin kimliğine ilişkinse:
Who told you? : Sana kim söyledi?
What happened? : Ne oldu?
2 Dolaylı aktarımda:
He said, 'Where does she live?' : 'O nerede oturur?' dedi. = He asked where she lived. : Onun nerede oturduğunu sordu.
3 Sorudan önce, şu türden bir giriş ifadesi koyarsak: Do you know (. . .biliyormusunuz), Can you telil me (bana. . . söyleyebilir misiniz), I want to know(. . .bilmek/öğrenmek istiyorum), I'd like to know (. . .bilmek/öğrenmek isterim). I wonder/ was wondering (. . .merak ediyor(d)um), Have you an idea(. . .bir fikriniz var mı?), Do you think (Acaba . . .):
What time does it start? : Kaçta kalkıyor? Fakat
Have you any idea what time it starts? : Kaçta kalktığı konusunda bir fikriniz var mı?
Where does Peter live? : Peter nerede oturur? Fakat:
I wonder where Peter lives. : Acaba Peter nerede oturuyor/Peter'ın nerede oturduğunu merak ediyorum.
Will I have to pay duty on this? : Bunun için gümrük vergisi ödemek zorunda kalacak mıyım? Fakat:
Do you think I’ll have to pay duty/ Do you know if I’ll have to pay duty? : Sizce . . . ödemek zorunda kalacak mıyım/. . . ödemek zorunda kalıp kalmayacağımı biliyor musunuz?
D Ricalar genellikle soruyla ifade edilir:
Can/Could you help me? : Bana yardım edebilir misiniz/miydiniz?
Will/Would you pay at the desk? : Masada öder misiniz/miydiniz?
Would you like to come this way? : Bu yandan gelmek ister miydiniz?
Would you mind moving your car? : Arabanızı alır mıydınız?
Kuşkusuz, burada da ricadan önce I wonder/was wondering ya da Do you think gibi bir ifade koyarsak ricadaki fiil soru yapısından olumluya dönüşür.
Could you give me a hand with this? : Şunda bana yardım eder misiniz?
Fakat
I wonder/was wondering/ wondered if you could give me a hand with this. : Acaba şunda bana yardım eder miydiniz diyorum/ diyordum/ dedim.
Do you think you could give me a hand? : Bana yardım edebilir misiniz (sizce)?
Dolaylı aktarımda bu sorun ortaya çıkmaz, çünkü dolaylı ricalar, ask gibi bir fiil ve tümleç + mastar ile ifade edilir:
He asked me to give him a hand. : Ona yardım etmemi benden rica etti.
E Soru yapısı, olumsuz bir fiilden sonra, pekiştirme sorularında kullanılır:
You didn't see him, did you? : Onu görmedin, değil mi? (110'a bakınız.)
F Vurgulama için never, rarely, seldom, only, when, only by, not only, not till gibi sözcükler/takımlar cümlenin baş tarafına konursa, bunları izleyen fiil devrik (soru) biçimine sokulur:
Only when we landed did we see how badly the plane had been damaned.:
Ancak yere inincedir ki uçağın nasıl fena hasar görmüş olduğunu anladık. (45'e bakınız.)
105 Olumsuz soru (Negative interrogative)
A Bu, normal soru yapısından sonra not koyarak oluşturulur:
Did you not see her? : Onu görmedin mi?
Is he not coming? : Gelmiyor mu?
Fakat bu biçim hemen her zaman kaynaştırılır:
Didn't you see her? Isn't he coming? (Anlam aynı.)
Artık not'in özneden önce bulunduğuna dikkat ediniz. am I not?'ın kuralsız bir kaynaşma biçimi vardır: aren't I?
B Olumsuz soru, konuşan olumlu bir yanıt beklediği zaman kullanılır:
Haven't you finished yet. : Henüz bitirmedin mi?
Don't you like my new dress? : Yeni giysimi beğenmiyor musun?
CHILD: Can't I stay up till the end of the programme?
ÇOCUK: Programın sonuna kadar yatmasam olmaz mı?
I could wait ten minutes. ~ Couldn't you wait a little longer? : On dakika bekleyebilirim ~ Biraz daha bekleyemez miydiniz?
C Olumsuz soru, ayrıca pekiştirme sorularında olumlu bir cümleden sonra gelir:
You paid him, didn't you? : Ona ödedin, değil mi?
She would like to come, wouldn't she? : Gelmek ister, değil mi? (110'a bakınız.)
Yardımcı fiiller
106 Temel (principal) ve anlamlı (modal) yardımcılar
Temel yardımcılar Anlamlı yardımcılar Yarı anlamlılar
to be can could to need
to have may might to dare
to do must had to used
ought
shall should
will would
Yardımcılar, bir fiil yapısı ya da bir ifadenin oluşumuna yardımcı olduklarından dolayı bunlara bu ad verilmiştir.
Şimdiki ya da geçmiş zaman ortaçları ya da mastarlarla birleşerek sıradan fiillerin yapıtlarını oluştururlar:
I am coming. : Geliyorum.
He has finished. : Bitirdi/bitirmiş durumda.
I didn't see them. : Onları görmedim.
Mastarlarla birleşerek, bundan sonraki bölümlerde görüleceği gibi izin, olasılık, zorunluk, sonuç çıkarma, vb. gösterirler:
He can speak French. : Fransızca konuşabilir.
You may go. : Gidebilirsin.
We must hurry. : Acele etmeliyiz.
107 Yardımcılar: Biçim ve kalıpları
A be, ve do (temel yardımcılar)
Mastar Şimdiki zaman Geçmiş zaman Geniş zaman ortacı
to be am, is, are was been
to have have, has had had
to do do, does did done
1 Olumsuz ve soruda be ve do, yardımcı fiil kalıbına uyarlar:
Olumsuz (negative), fiil + not:
He isn't coming. : Gelmiyor.
It did not matter. : Sorun olmadı.
Soru (interrogative), özne + fiil:
Was he waiting? : Bekliyor muydu?
Does she see us? : Bizi görüyor mu?
2 have normal olarak yardımcı kalıbına uyar:
Has he (got) to go? : Gitmek zorunda mı?
Fakat bazen do/ did biçimlerini kullanır:
Does he have to go? : Gitmek zorunda mı?
3 be, tam mastar alır:
They are to wait for us at the station. :
Bizi istasyonda bekleyecekler (Öyle planlandı).
İki kuruluş dışında have, tam mastar alır. (Bak: 119 A, 120.)
do, çıplak mastarı alır: Did he write? : Yazdı mı?
4 be, have ve do, yardımcı olarak kullanıldıklarında bir ortaç ya da mastar alır.
Ancak, yanıtlarda, yorumlarda, vb. bu genellikle belirtilmeden anlaşılır:
Haveyou seen it? ~ Yes, I have (seen it). : Onu gördün mü? - Evet (gördüm).
5 be (Bak: 115), have ve do, bağımsız anlamlarda sıradan fiil olarak da kullanılabilirler. Dolayısıyla have (Bak: 122), 'possess' (sahip olmak); do da 'perform/occupy oneself' (yapmak/meslek olarak yapmak), vb. (Bak: 126) anlamlarına gelebilir.
be, have ya da do, bir cümlenin tek fiili durumunda olabilir:
He is lazy. : O, tembel.
He has no job. : İşi, gücü yok.
He does nothing. : Hiçbir iş yapmaz.
Bu durumda do, do/ did ile çekilir:
What do you do in the evenings? : Akşamları ne yaparsın?
have is her iki biçimde de çekilebilir:
Have you (got) time?/Do you have time? : Zamanın var mı?
B can, could, may, might, must, ought, will, would, shall ve should (Anlamlı yardımcılar: the modal auxiliaries)
Anlamlı yardımcı fiiller üçüncü tekil şahısta s almazlar:
I must, he must I can, he can
Olumsuz ve sorularını her zaman yardımcı fiil kalıbına uygun olarak kurarlar:
will not ought not. . .
will he. . .? ought he. . .?
Düzenli geçmiş zaman biçimleri yoktur; dört tane geçiş zaman biçimi vardır (could, might, should, would) fakat bunların yalnızca sınırlı kullanımları vardır.
Anlamlı yardımcı fiillerin mastar ya da ortaç biçimleri yoktur, dolayısıyla süreklilik yapılarında kullanılamazlar. ought dışında bütün anlamlı yardımcıların arkasından çıplak mastar gelir:
You should pay ancak You ought to pay. : Ödemen gerekir.
Anlamlı bir yardımcı, her zaman bir mastar ister, ancak bu bazen yazılmadan anlaşılır:
Can you understand? - Yes, I can (understand). : Anlayabiliyor musun? ~ Evet (anlayabiliyorum).
C need, dare ve used (Yarı-anlamlı yardımcılar: Semi-modals).
1 Yardımcı olarak kullanıldıklarında need ve dare anlamlı yardımcı (modal) modeline uyarlar. O zaman çıplak mastar alırlar:
He need not wait. : Beklemek zorunda değil.
Fakat bunlar do/did biçimlerini de kullanabilirler; o zaman da to'lu tam mastarı alırlar:
He doesn't dare to interrupt. : Söze girmeye cesareti yok.
They didn't need to wait. : Beklemek zorunda değildirler. (Bak: 149)
need ve dare, sıradan fiil olarak da kullanılabilirler; o zaman çekime girerler ve normal ortaçları alırlar:
He needs help. : Yardımcıya gereksinimi var.
They dared me to jump. : (Beni atlamaya teşvik ettiler.) Bana, haydi atla-
sana dediler.
2 Bazen adı used to olarak geçen used, yalnızca geçmiş zamanda kullanılır.Olumsuzu ve sorusu için normal yardımcı fiil kalıbına uyarlar:
I used not/ usedn't to go. : (Eskiden) gitmezdim.
Fakat, teknik açıdan used'un mastarı yoksa da didn't use to ve did he/she (vb.) use to'ya sıkça rastlanır.
Yardımcıların yanıt, görüşe katılmada, vb kullanılması
Yardımcılar, konuşmalarda son derece önemlidirler çünkü kısa yanıtlarda, düşünceye katılma/katılmama durumlarında, görüş bildirmelerde, bildirilen görüşlere eklemede bulunmalarda, vb. durumlarda fiilin kendisini yenilemekten çok yardımcıları kullanırız.
108 Kısa yanıtlarda yardımcılar
yes ya da no (evet/hayır) yanıtını gerektiren sorular, yani Do you smoke? ya da Can you ride a bicycle? (Sigara içer misin?/Bisiklete biner misin?) gibi sorular yalnızca yes ya da no ve yardımcı fiille yanıtlanmalıdırlar. Orijinal özne isimse yerini bir zamire bırakır. Zamirden oluşan özne şu biçimde değişebilir:
Do you smoke? ~ Yes, I do (Yes, I smoke değil). : Sigara içer misiniz?
~ Evet (içerim).
Is that Ann? ~ Yes, it is/No, it isn't. : Şu Ann mı? ~ Evet/Hayır.
Did the twins go? ~ Yes, they did/no, they didn't. : İkizler gittiler mi?
- Evet (gittiler) / Hayır (gitmediler).
Will there be an exam? - Yes, there will/No, t here won't. : Sınav olacak
mı? ~ Evet (olacak) / Hayır (olmayacak).
Soruda birden çok yardımcı varsa bunlardan birincisi yanıtta kullanılmalıdır:
Should he have gone? ~ Yes, he should. : Gitmiş olması gerekiyor muydu? ~ Evet (gerekiyordu.)
must I/he vb. ya da need I/he ile yapılan sorular, Yes, you/he vb. must ya da No, you/he vb. needn't ile yanıtlanır:
Must I/ Need I take all these pills? ~ Yes, you must/No, you needn't. : Bütün bu hapları almak zorunda mıyım? - Evet, (almak zorundasın) / Hayır (almak zorunda değilsin.
109 Görüşlere katılma/ katılmama
Evet/ Hayır'ın bu durumda kullanımı yönünden iki dil arasındaki ayrıma dikkat ediniz. Bu ayrım, Türk öğrencilerin en çok hata yaptıkları bir alandır.
Türkçede, karşımızdakinin tersi bir görüş belirtiyorsak 'hayır' deriz. 'Hayır'ı izleyen fiilin olumlu olup olmaması önemli değildir.
ingilizcede, arkadan gelen fiil olumlu ise, karşımızdakinin görüşüne katılmasak da YES (evet), fiil olumsuzsa, karşımızdakinin görüşüne katılsak da NO (hayır) kullanılır:
He won't come. ~ Yes, he will.: Gelmeyecek. ~ Hayır, gelecek.
He won't wait. ~ No, he won't. : Beklemeyecek. ~ Evet, beklemeyecek.
Olumlu cümleyle ifade edilen görüşlere katılma, yes/ so/ of course + olumlu yardımcı ile ifade edilir. İlk fiilde yardımcı fiil varsa bu yinelenir. Yardımcı yoksa, do, does ya da did kullanılır:
He works too hard. ~ Yes, he does. : Gereğinden çok çalışıyor ~ Evet, öyle.
There may be a strike. ~ Yes, there may. : Bir grev olabilir. ~ Evet, olabilir.
Living in London will be expensive. ~ (Yes,) of course it will. : Londra'da oturmak pahalı olur. ~ (Evet), tabii öyle olur.
That's Ann! ~ Oh, so it is. : Bu Ann! ~ Sahi, o.
B Olumsuz cümleyle ifade edilen görüşlere katılmama yes/ oh yes + olumlu yardımcı fiille yapılır. Burada yardımcı fiil vurgulanır:
I won't have to pay. ~ Oh yes, you 'will! : Para ödemek zorunda olmayacağım. ~ Yo, olacaksın!
My alarm didn't ring. ~ Oh yes, it did! : Saatim çalmadı ~ Yo, çaldı!
There isn't any salt in this. ~ Yes, there 'is. : Bunda tuz yok. ~ Hayır, var.
Bread won't make mefat. ~ Oh yes, it will. : Ekmek beni şişmanlatmaz. ~ Yo, şişmanlatır.
C Olumsuz cümleyle ifade edilen görüşlere katılma, no + olumsuz yardımcı ile yapılır:
It wouldn't take long to get there. — No, it wouldn't. : Oraya varmak uzun sürmez. ~ Evet, sürmez.
I haven't paid you yet. ~ No, you haven't. : Henüz sana ödemedim. -Evet, ödemedin.
The boys must'nt be late. ~ No, they mustn't. : Oğlanlar gecikmemeli. ~ Evet, gecikmemeli.
The door can't have been locked. ~ No, it can't. : Kapı kilitli olmuş olamaz. ~ Evet, olamaz. (Kapı kesinlikle kilitli değildi. ~ Evet, değildi.)
D Olumlu cümleyle ifade edilen görüşlere katılmama, no/ oh no + olumsuz yardımcıyla yapılır.
Ann'll lend it to you. - Oh no, she won't. : Ann sana ödünç verir. ~ Yok, vermez.
Peter gets up too late. ~ No, he doesn't. : Peter çok geç kalkar. ~ Hayır, kalkmaz.
There isplenty of time. ~ No, there isn't. : Epey zaman var. ~ Hayır, yok.
Prices are coming down. ~ Oh no, they aren't. : Fiyatlar iniyor. ~ Yo hayır, inmiyor.
but, bir varsayıma katılmamada kullanılır. Varsayım soruyla ifade edilebilir: ı Why did you travel first class? ~ But l didn't! : Neden birinci mevkide yolculuk yaptın? ~ Ama (ben birinci mevkide yolculuk) yapmadım ki!
110 Pekiştirme soruları
Bunlar, cümlelere eklenen ve onay ya da pekiştirme isteyen kısa eklemelerdir.
A Olumsuz ifadelerden sonra normal soru biçimi gelir:
You didn't see him, did you? : Onu görmedin, değil mi?
Ann can't swim, can she? : Ann yüzemez, değil mi?
That isn't Tom, is it? : Şu Tom değil, değil mi?
Olumlu cümlelerden sonra olumsuz soruyu kullanırız:
Peter helped you, didn't ne? : Peter sana yardım etti, değil mi?
Mary was’t here, wasn't she? : Mary oradaydı, değil mi?
Kısa sorulardaki olumsuz fiiller genellikle kaynaştırılır. Kuralsızlık:
I'm late, aren't I? : Geç kaldım, değil mi?
let's'in pekiştirme sonunda shall bulunduğuna dikkat ediniz-
Let's go, shall we? : Gidelim, değil mi?
... ...
Pekiştirme sorusunun öznesi daima zamirdir.
B Olumsuz ifadelerden sonraki pekiştirme sorularına örnekler:
Peter doesn't smoke, does he? : Peter sigara içmez, değil mi?
Ann isn't studying music, is she? : Ann müzik çalışmıyor, değil mi?
Bill didn't want to go, did he? : Bili gitmek istemedi, değil mi?
James wasn't driving the car, was he? : James arabayı kullanmıyordu, değil mi?
You haven't ridden a horse for a long time, have you? : Uzun süredir ata binmiyorsun, değil mi?
The twins hadn't seen a hovercraft before, had they? : İkizler daha önce hiç, bir hoverkraft görmemişlerdi, değil mi?
They couldn't understand him, could they? : Onu anlayamadılar, değil mi?
There wasn't enough time, was there? : Yeterince zaman yoktu, değilmi?
People shouldn't drop litter on pavements, should they? : İnsanlar kaldırımlara çöp atmamalıdır, değil mi?
Ann hasn't got colour TV, has she? : Ann'in renkli TV'si yok, değil mi?
neither, no (sıfat), none, no one, nobody, nothing, scarcely, barely, hardly, hardly ever, seldom gibi sözcükler içeren ifadeleri olumsuz cümle gibi el almak ve arkalarından normal soru koymak gerektiğine dikkat ediniz:
No salt is allowed, is it? : Tuza hiç izin yok, değil mi?
Nothing was said, was it? : Hiçbir şey söylenmedi, değil mi?
Peter hardly ever goes to parties, does he? : Peter partilere pek gitmez, değil mi?
Cümlenin öznesi no one, nobody, anyone, anybody, none, neither use, pekiştirme sorusunun öznesi they'dir.
I don't suppose anyone will volunteer, will they? : Kimse gönüllü olmaz, değil mi?
No one would object, would they? : Kimse itiraz etmez, değil mi?
Neither of them complained, did they? : İkisi de yakınmadı, değil mi?
Olumlu ifadelerden sonra pekiştirme soruları, geniş zamanda (present simple tense) pekiştirme sorusunda don't/ doesn't; basit geçmiş zamanda (past simple tense) ise didn't kullanırız:
Edward lives here, doesn 't he? : Edward burada oturuyor, değil mi?
You found your passport, didn't you? : Pasaportumu buldun, değil mi?
Öteki tüm fiil yapılarında yapacağımız tek şey, yardımcı fiili olumsuz soruya çevirmektedir:
Mary's coming tomorow, isn't she? : Mary yarın geliyor, değil mi?
Peter's heard the news, hasn't he? : Peter haberi duydu, değil mi?
Hem is, hem has anlamına gelen 's ile hem de had, hem would anlamına gelen 'd'e dikkat ediniz:
Peter'd written before you phoned, hadn't he? : Peter, son telefon etmeden [mektup] yazmıştı, değil mi?
Mary'd come if you asked her, wouldn’t she? : Rica etsen Mary gelir, değil mi?
You'd better change your wet shoes, hadn't you? : Islak ayakkabılarını değiştirsen iyi olur, değil mi?
The boys'd rather go by air, wouldn't they? : Çocukları uçakla gitmeyi tercih ediyorlar, değil mi?
everybody, everyone, somebody, someone için they kullanırız:
Everyone warned you, didn't they? : Herkes seni uyardı, değil mi?
Someone had recognised him, hadn't they?: Biri onu tanımıştı, değil mi?
Kaynaşmamış olumsuz pekiştirme soruları kurmak olanağı da vardır, fakat söz dizimi farklıdır:
You saw him, did you not? : Onu gördün, öyle değil mi?
Bu, çok daha seyrek kullanılan bir yapıdır.
D Tonlama
Pekiştirme soruları kullanıldığı zaman konuşanın bilgiye gereksinimi yoktur, yalnızca onay bekler. Bu nedenle bu sorular normal olarak, düz ifadelerde olduğu gibi inici tonlamaya sahiptir.
Ancak bazen konuşanın bilgiye gereksinim duyduğu olur. İfadenin doğru olup olmadığından emin değildir ve bunun pekiştirimesini ister. Bu durumda soru parçacığı çıkıcı tonlamaya sahip olur ve ilk cümledeki önemli sözcük, normal olarak ses perdesindeki yükselme aracılığıyla vurgulanır. (Thomson ve Martinet, Structure Drills 1, no: 11-13'e bakınız.)
111 Yorum yapan ek sorular
A Bunlar, tıpkı pekiştirme sorularında olduğu gibi, yardımcı fiillerle yapılır, fakat olumlu bir fiilden sonra olumlu, olumsuz bir fiilden sonra olumsuz bir soru kullanırız.
Yorum yapan ek sorular bir olumlu düz cümleye eklenebilir. Bu durumda konuşanın bir gerçeği vurguladığını gösterir.
You saw him, did you? - Oh, so you saw him. :
Demek onu gördün! = Gördün, canım!
Yorum yapan ekler olumlu veya olumsuz bir düz cümleye yanıt olarak kullanılır:
l'm living in London now.~ Are you? :
Şimdi Lonra'da oturuyorum. ~ Yaa, öyle mi?
I didn't pay Paul. - Didn't you? :
Paul'e [parayı] ödemedim. ~ Yaa, ödemedin mi?
Bir cümleye yanıt olarak söylendiğinde ek soru, Really!/ Indeed! (Sahimi?/Öyle mi?) ye yaklaşık denk bir anlam kazanır.
B Bu eklerin ana yararı, konuşanın bir ifadeye tepkisini göstermesidir. Sesinin tonuyla, ilgilendiğini, ilgilenmediğini, şaşırdığını, hoşnut olduğunu, sevindiğini, öfkelendiğini, kuşkulandığını, inanmadığını belirtebilir. Aşağıda gösterildiği gibi bir yardımcı ekleyerek konuşan, duygusunu daha güçlü biçimde ifade edebilir:
I borrowed your car. ~ Oh, you did, did you? :
Arabanı ödünç almıştım. ~ Hıı, almıştın, değil mi. (Hıı, almıştın ya..)
I didn't think you'd need it. - Oh, you didn't, didn't you? :
Onun sana lazım olduğunu sanmıyordum ~ Yaa, sanmıyordun, değil mi?
Yani normal sorudan önce olumlu bir yardımcı fiil, olumsuz sorudan önce olumsuz bir fiil kullanırız.
Burada da anlam, kullanılan ses tonuna bağlıdır. Konuşanın çok sinirli, hatta deliye dönmüş olabilir, fakat bu yapı, hayranlık ya da sevinç de gösterebilir.
112 Görüşlere eklemeler
A Olumlu cümleyle ifade edilen görüşlere yapılan olumlu eklemeler, özne + yardımcı fiil + too/ also ya da so + yardımcı + özne ile (bu sırayla) belirtilir. İlk görüş bildirmede bir yardımcı varsa bu, eklemede yinelenir.
Bill would enjoy a game and Tom would too/ so would Tom. :
Bill bir oyun ister; Tom da.
Yardımcı yoksa genellikle eklemede do/does/did kullanılır. Dolayısıyla, Bill likes golf and Tom likes golf (too) (Bill golf sever, Tom [da] golf sever) yerine Bill likes golf and Tom does too/ so does Tom (Bill golf sever; Tom da) diyebiliriz.
Eklemeler kuşkusuz bir başka kişi tarafından da söylenebilir:
The boys cheated! ~ The girls did too! / So did the girls! :
Oğlanlar hile yaptı! ~ Kızlar da!
I'm having a tooth out tomorrow. ~ So'm I! :
Yarın bir dişimi çektiriyorum. ~ Ben de!
Her iki görüş de aynı kişi tarafından belirtilirse her iki özne de genellikle vurgulanır. Görüş bildirenler farklı kişilerse ikinci özne genellikle birinciden daha çok vurgulanır.
B Olumsuz cümleyle bildirilen görüşlere yapılan olumlu eklemeler, but + özne + yardımcı ile söylenir:
Bill hasn't got a licence. ~ But Donald has. :
Bill'in ehliyeti yok. ~ Ama Donald'ın var.
She doesn't eat meat but her husband does. : O et yemez ama kocası yer.
The horse wasn't hurt but the rider was. : At yaralanmadı ama sürücü yaralandı.
C Olumlu cümleyle ifade edilen görüşe yapılan olumlu eklemeler, but + özne + olumlu yardımcı ile söylenir:
He likes pop music but I don't. : O pop müzik sever ama ben sevmem.
You can go but I can't. : Sen gidebilirsin ama ben gidemem.
Peterpassed the test but Bill didn't. : Peter sınavı geçti ama Bill geçmedi.
D Olumsuz cümleyle ifade edilen görüşlere yapılan olumsuz eklemeler, neither/nor + yardımcı + özne ile söylenir:
Tom never goes to concerts, neither does his wife. :
O konserlere hiç gitmez; karısı da.
Ann hasn't any spare time. ~ Neither/Nor have I. :
Ann'in boş zamanı yok. ~ Benim de.
I didn't get much sleep last night. — Neither/Nor did I. :
Dün gece pek uyuyamadım. ~ Ben de.
Bu eklemeler, özne + olumsuz yardımcı + either ile de yapılabilir:
He didn't like the book; I didn't either. :
O kitabı beğenmedi; ben de.
They don't mind the noise; we don't either. :
Onlar gürültüye aldırmıyorlar; biz de.
Bir başka söyleyiş seçeneği de, tam fiil + varsa tümleç + either'dır:
I didn't like it either. : Ben de beğenmedim.
We don't mind it either. : Biz de aldırmayız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
What Is An Odds Football Betting A Bet? - Sporting 100
An odds bet is a wager on which team will win a game 오래된 토토 사이트 or match. An odds is expressed in two-thirds of soccer matches,
Yorum Gönder